Zihniyetleri aynı, renkleri farklı !...

Öndeysen: Alnınızın akıyla… Arkadaysan: Hakem yordamıyla!.. G.Saray'ı, Beşiktaş'ı, F.Bahçe'si, Trabzonspor'u... Hepsine göre bu böyle…

Haber; Sporx.com
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Zihniyetleri aynı, renkleri farklı !...
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
10 Mart 2011 19:49
Ortalık yine toz duman.
Bugün yaygara koparanların adı: Trabzonspor, Beşiktaş ve G.Birliği.
İki hafta önce yaygara koparanların adı Beşiktaş ve G.Saray'dı…
Hatırlayın iki ay önce de, F.Bahçe başkanı yaygara koparmıştı.
Yani değişen bir şey yok…
İki ay önce Trabzonspor öndeydi...
F.Bahçe'ye göre Trabzonspor'un önde olması şaibeliydi!..
Bugün F.Bahçe öne geçti…
Bu kez Trabzonspor'a göre F.Bahçe'nin önde olması şaibeli!..
Bu sadece bu iki kulübe ve bugüne özel değil.
Bu bir yönetim zihniyeti, yönetim modeli.
G.Saray'ın da Beşiktaş'ın da baktığı pencere aynı.
Çünkü hepsinin başarı ve başarısızlık kıstası ortak.
Öndeysen:  Lig adil.
Arkadaysan: Adaletsiz lig.
Öndeysen: Alnınızın akıyla…
Arkadaysan: Hakem yordamıyla!..
G.Saray'ı, Beşiktaş'ı, F.Bahçe'si, Trabzonspor'u...
Hepsine göre bu böyle…

***

Hani derler ya… İnsan 7'sinde neyse 70'inde de odur diye.
Ligimiz de tıpkı öyle…
Dün neyse bugün de o.
Değişen bir şey yok…"Değişeceği de yok".
Bugünden 2012'nin, 2013'ün, 2014'ün şubat ve mart aylarını kestirmek mümkün.
Çünkü alınan tedbirler, tedbir değil.
Para cezası, hak mahrumiyeti, kınama, sağduyu çağrıları, basın toplantıları…
Bu yaptırımların hepsi onlara, vız gelip tırıs gidiyor.
Görünen o ki, alınan tedbirler ve verilen cezalar, onları değiştirmemiş ve değiştirmeyecek de.
O zaman, çözüm bu konuda alınan tedbirleri değiştirmekte.
Çüzüm Özgener'in elinde.
Görünen o ki bu işler öyle sağduyu- solduyu (!) çağrısıyla çözülecek işler değil.
Zaman "eylem" zamanı.
Zaman, kulüplere iyi bir ders verme zamanı.  Hem de hepsine birden.
Örneğin ben o MHK'nin, TFF'nin yerinde olsam…
Bu hafta o kulüplere güzel bir mesaj veririm…
Mesela tam bunların üzerine bu hafta, hakemleri maçlarda seremoniye çıkarır, sonra her iki takımın kaptanına birer düdük verdirir, daha sonra da on dakikalığına hakemleri soyunma odasına döndürürüm.
"Hiç olmazsa herkes on dakika başını iki elinin arasına alıp bir düşünsün" derim.
Belki tüm ülke olarak topyekun taraftarı olduğumuz kulüplerin menfaatlerini bir tarafa bırakıp on dakika da olsa, o hakemlerin de birer insan olduğunu, "zaman zaman kendi lehlerine yapılan hakem hatalarının, zaman zaman da rakiplerinin lehine yapıldığını" düşünürüz, olmaz mı?
Dediğimiz gibi bu yaygaralar sağduyu çağrılarıyla, hak mahrumiyeti veya para cezasıyla filan çözülecek işler değil.
Tek çözüm; radikal kararlar almakta yatıyor.
Artık top Özgener'de.
Haydi Özgener, farklı bir şey yap artık…
"Bu işler böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek" diyerek, ya kontağı kapat ligi bir iki günlüğüne durdur, ya da acıtacak bir şeyler yap. 
Çünkü ne TFF'den kulüplere çıkan bugünkü cezalar, ne zirvedekilerin yerinin değişmesi bu yaygarayı bitirmeyecek.
Yarın Trabzonspor'un atacağı tartışmalı gol veya F.Bahçe'nin verilmeyen bariz bir penaltısı yine o kulüpleri, başkanlarını ayağa kaldıracak. Bu olacak, kaçınılmaz...
Niye mi?
Çünkü onların istediği aslında adalet filan değil.
Çünkü onların istediği "Adaletsizlikten pay alma"…
Yani, "Niye rakibim ofsayttan gol atıyor, niye rakibime olmayan penaltı çalınıyor" demek değil onların maksadı. "Ona verdiklerinin aynısını bana da ver..."
Kimsenin adalet istediği filan yok kısaca, arkadaşlar...

***

Peki ya tribünlerdeki şiddet...
Diyorlar ki peki o ne olacak?
Sorun tribünlerde değil ki... Sorun protokolde...
Yani kulüp başkanı ve yöneticilerinde.
Yapana değil yaptırana bakacaksın...
20 maddelik şiddet yasasına filan da gerek yok.
2 maddelik sadece kulüp yöneticilerini ve teknik adamlarını hizaya getirecek okkalı bir yasa olsa yeter de artar bile.
Onları susturun, tribünler otomatikman susar.

"Bodoslama açıklamalar !... "

Futbol literatürü yeni bir deyim daha kazanıyor…
Futbolcunun "bodoslama girmesinden" sonra şimdi de başkan ve yöneticilerin "bodoslama açıklamaları" moda oldu.
Koskoca kulüpler kamuoyuna seslenirken, bir harfin, bir virgülün çok önemli olduğu o metinlerde yaptıkları ciddi hatalarla bu açıklamaların ne denli "bodoslama" yapıldığını apaçık gösteriyor.
Çünkü kullanılan ifadeler ilginç…
Belli de hiç düşünülmeden araştırılmadan, planlanmadan yazılmış metinler.
Örneğin; Trabzonspor'un yaptığı o yazılı açıklamada,  70'li yılların yöneticilik zihniyetinin yeniden sahne aldığından bahsedilirken o günler için "çarpık ve adil olmayan bin yönetim düzeni" imasında bulunuluyor.
Ama o bordo-mavili kulüp bu "tespiti" yaparken, o 70'li yıllara aldığı beş şampiyonlukla damga vuran takımın kendi kulübü yani Trabzonspor olduğunu düşünmüyor!
Kaldı ki, aynı bildiride yine iki Diyarbakırlı yan hakemden bahsedilirken, Süper Lig'de 2'si orta olmak üzere 5 tane de Trabzon bölgesinden hakem olduğunun hesabı yapılmıyor.  Bu açıklamanın o Trabzonlu hakemleri zor duruma düşüreceği kestirilemiyor.
Örneğin Beşiktaş'ın yaptığı açıklamada; Beşiktaş – Trabzonspor maçının hakeminin sahaya beraberlik skoru talimatıyla çıktığının aşikar olduğu söyleniyor. Ama TFF'nin bu maç için planladığı (!) beraberlik skorunun, Beşiktaş'ın ortaya koyduğu "federasyon teziyle" çeliştiği hesaplanmıyor…
Yine aynı açıklamada, Özgener'in F.Bahçe'nin voleybol maçına gidip Beşiktaş'ın UEFA maçına gelmediği söylenip bir kankalık mesajı verilirken, o  siyah-beyazlılar o dönem Aziz Yıldırım'la Mahmut Özgener'in küs olduğu, konuşmadıkları, yan yana dahi gelmedikleri, Fransa'ya TFF yöneticisi olan M.Ali Aydınlar'ın daveti üzerine gittiği gerçeğini unutuyor.
Örneğin; G.Saray yöneticisi Işın Çelebi, Futbol Federasyonu'nu aldığı 10 yabancı kararıyla ilgili suçlarken, bu kararı isteyen ve o kararın altında imzası olan başlıca kulübün G.Saray olduğunu bilmiyor…
Tabii onların bu bodoslama (!) açıklamaları bunlarla sınırlı değil.
Örneğin; Serdar Adalı basın toplantısında, "Federasyon bizim Beşiktaş - Bursa maçıyla ilgili cezayı iki günde kesti ama G.Saray - F.Bahçe U-17 maçının kararını iki ayda verdi" derken, bu kararlardan birini PFDK'nın diğerini ise TFF yönetim kurulunun verdiğini bilmiyor.
Örneğin;  takım arkadaşına attığı yumrukla "dünya kulübünün" imajına zarar verdiği için 11 yıllık kaptan İbrahim Üzülmez'in sözleşmesi bir çırpıda feshedilirken, manken taraftarının topuklu ayakkabılarını rakip takım teknik direktörüne atmasından sonra "çıkıp da şunu bir kınayayım, şuna bir ceza vereyim" demek akıllara gelmiyor.

***

Ha!…
Yarın F.Bahçe kulübü de açıklama yapacak.
Doğru mu?
Benim düşüncem: Kesinlikle hayır.
Ben bu toplantının F.Bahçe'ye faydadan çok zarar getireceğini düşünüyorum.
En azından "Öfkeyle kalkan zararla oturur" riski var.
Kamuoyunun büyük bir kesiminin çok da itibar etmediği, kulüplerin yaptığı bu son çıkışları haksız ve yersiz bulduğu yerde, F.Bahçe yapacağı bu çıkışla, onların arasında yer alacak.
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam